Sahi Sahibi Kim?

Ay ışığı pencere camından yavaşça odasına doğru sızmış, karanlık odasının minik bir kısmını narince aydınlatıyordu.  Asude henüz çok küçüktü. Annesi uyurken, o geceleri uyuyamaz, kendisini hep yalnız hissederdi. O yüzden karanlığı sevmez. Annesi kızdığı için gece lambasını da yakamaz, dolunay olması için dua ederdi çoğu gece. Pencerenin kenarına oturur Ay'ı izler, ışığına hayran kalır, büyüklüğüne ise şaşırdı hep. Mutlu olurdu Ay’ı görünce. Karanlığı aydınlatıyordu nede olsa. Aydınlık ne güzel şeydi… "karanlık neden var ki?" diye sordu kendi kendine… Sahi… Karanlık neden vardı? Ayın bir değeri olması için mi? Aydınlığın ne kadar kıymetli olduğunu anlamak için mi? Sonra düşündü. Sahi… Bunların sahibi kimdi? Ve neden hepsi aynı anda vardı? "keşke hep gündüz olsa dedi… Ama o zaman Ay’ı göremem…" diye düşündü. Annesi lambayı yakmasına çok kızıyordu ama belli ki Ay’ı yakan kişi çok anlayışlıydı… Ay her gece yanıyordu. Işığı da hiç bitmiyordu…

Sahibi kim?

Sahibi Kimdi Gökyüzünün?

"Elektrik yüksek gelmiyor herhalde" dedi Asude. Annesi; lambayı yakma elektrik yüksek geliyor! diye bağırıyordu hep çünkü. Öğrenecekti sebebini, okul denen yerde. Okula başlayacaktı yakın zamanda. 

Gel zaman git zaman Asude'nin okula başlama vakti gelmişti… Okulun ilk günü çok heyecanlıydı. Annesi; "okul bak görünüyor çok yakın, kendin gidebilirsin." dedi. "Evet dedi kendim gidebilirim." Çantasını aldı düştü yola, çok sürmedi geldi okula. Öğretmeni görür görmez yanına yaklaşıp "Velin nerde senin bakıyım" dedi. "Annem gelmedi, babam da yok" dedi Asude. Asude'nin babası o doğduktan sonra vefat etmişti ve babasını hiç görmemişti. 

"Tamam, senin velin ben olurum" dedi öğretmeni bozuntuya vermeden. 

İçinden düşündü… Sahi…

Annesi babası yokken velisi kimdi?

Öğrenmeliydi…

Bu yüzden derslerine hep çok çalıştı. Öğrenmek istedi…

Arkadaşlarına bakıyordu. Hepsinin ailesi kalabalıktı. Anne, baba, kardeş. Asude ise sadece annesiyle yaşıyordu. Kardeşleri ise uzaktaydı. Kendisinden çok büyüklerdi zaten. Bir araya geldiklerinde de arkadaşlarının ailesi gibi olamıyordu. Ya kavga ediyor ya birbirlerini eziyor ya da hep birbirilerini üzüyorlardı.  

Aile böyle bir şey miydi? 

Gün sonunda herkesin kendi köşesine çekildiği,

Aylarca görüşülmese de sorun olmayan bir şey miydi? 

Sahi ailesi yokken kim vardı yanında?

Artık büyümüş lise çağına gelmişti. Paramparça olmuş ailesinden kopmuş, farklı bir şehirde okula başlamış ve yurda yerleşmişti. Yurttan okula, okuldan yurda geldiği bir yaşantısı vardı Asude'nin. Yurda ise abisi yerleştirmişti ve gitmişti. Komik olansa abisi ile aynı şehirde olmalarıydı… 

Yurtta telefon yasaktı ve sadece haftanın belli günleri aile aramasına izin vardı. Alt kattan isimler anons edilir, telefonun ucunda ailesi ile görüşürdü herkes. Ama Asude için telefon hiç çalmazdı… 

"Ne kadar yalnızım" diye düşündü pencereden bakarken. Küçükken gördüğü Ay’ı da göremiyordu. Görebildiği tek şey şehir ışıklarıydı. Koca bir şehrin ortasındaydı. Ne kadar da tek başınaydı…

Sahibi kim?

Sahi… Yalnızlığının Bir Sahibi Var Mıydı?

Lise son sınıf olmuştu artık. Uzun zamandır annesini de görmemişti. Annesini görmeye gitmek için yola çıktı. Abisine haber vermesi gerekiyordu ama vermemişti. Zaten neredeydi ki? Hiçbir zaman ilgilenmeyip sadece haber almak istiyordu. Gerçekten haberinin olması böyle bir şey değildi. Halini vaktini sormuyordu, gün içinde veya genelde ne yaptığını bile merak etmiyordu ki…

Annesini haber vermeden görmeye gitmesine abisi sinirlenmiş olacak ki telefonun ucundan bağırıyordu; "Hemen trene biniyorsun ve buraya geliyorsun. Gelince benden habersiz iş yapmanı görüşeceğiz!"

Trene binip döndüğünde abisinin suratına bakarken bir şeyler olacağını anlamıştı.  Abisinin evine geldiklerindeyse iki saat aralıksız azar yemişti. İçinden; "bu kabağında bir sahibi vardır değil mi?" dedi. 

Sahi… Zalimin zulmü varsa, bu kabağında bir sahibi vardı değil mi?

Yaşadığı şeyler ne kadar zorsa o kadar marifetlendiğini hissediyordu Asude. 

Üniversite zamanı gelmişti artık. İstediği üniversiteyi kazanmıştı. Ne hesap soranı ne merak edeni ne de karışanı vardı artık. İstediği her şeyi yapabilirdi. Yapabilirdi de yapmak istemiyordu. Kendisini kimsesiz hissediyordu. Sahi… Kimsesi yok muydu?

Yüzünü düşmüş gören arkadaşı Meryem "Sen iyi görünmüyorsun." "Seni biriyle tanıştırmak istiyorum belki iyi gelir." "Tamam" dedi Asude sorgulamadan. Kaybedecek neyi vardı ki?

"Başka bir şeyler yapmalıyım, bu hayat böyle gitmez. Daha çok öğrenmeliyim mesela. Yeni bir bölüm mü okusam açıktan? Olabilir… Okuyan bir arkadaşım var. Ona bir danışayım en iyisi" dedi içinden…

Arkadaşı Gamzeyi aradı. "Sen açıktan bir bölüm okuyordun. Neydi? Sosyoloji değil mi. Nasıl kayıt yaptıracağım?" diye sordu.

Gamze: "Boşveeer. Zaman kaybı. Zaten okuyorsun. Seni daha iyi bir şeye yönlendireceğim. Hem insana gerçekten iyi geliyor. Hayatı öğreniyorsun orada. Hem okulda her şeyi veremiyorlar bize. Sana bir hocanın numarasını vereceğim sen onu ara bilgi al bu konuyla ilgili." dedi ve telefonu kapattı.

Telefonu kapatınca düşündü. Evet, her şeyi okulda öğrenemiyorsun…

  • Aile nedir? 
  • Nasıl Aile olunur?
  • Sevmek, sevilmek nedir? 
  • Değer vermek ve değer görmek nedir? Nasıl olur?
  • İnsan bir şeyi yanlış veya doğru yaptığını nasıl anlar?
  • İnsan bir şeyin sahte mi gerçek mi olduğunu nasıl bilir?
  • İnsanın hayata geliş amacı nedir?
  • Başıboş yaşanır mı?
  • İlişkiler nasıl sürdürülür?

Ve daha birçok şeyin cevabı yoktu…

Üçgenin iç açılarını hesaplayabiliyordun… 

İnsanın iç acılarının hesabı kolay görülmüyordu…

Sahibi kim?

Bunun Cevabı Neredeydi?

Yazığı telefon numarasına gözü ilişti "Ne kaybederim ki? Arayalım bakalım" dedi ve aradı.

+"Efendim Asude, merhaba ben Esra" dedi telefonun ucundaki kişi.

Asude şaşırdı: - "Pardon ama adımı nerden biliyorsunuz?"

+"Meryem, bana numaranı vermişti aramam için."

-"Ama nasıl olur ben numaranızı Gamze'den aldım. Gamze ve Meryem birbirlerini tanımıyorlar bile."

+"Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Sana verdiğim adrese yarın saat 10:00'da gelebilirsen tanışırız." dedi ve kapattı.

Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir… 

Nasıl olur? Birbirini tanımayan iki kişiyi nasıl aynı zaman diliminde beni aynı kişiye yönlendirebilir?

İşte o zaman anlamıştı. Kimsesiz değildi…

Ve hayatı hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktı.

Çünkü onu gören, onu duyan, kaygılarını sevinçlerini derinlemesine bilen ve doğru adımlar attığında karşısında en olmazı bile olduran, hesabı ise ince olan bir sahibi vardı…

"Sahi… Benim bir sahibim var. Bu kabağın da bir sahibi var." dedi yüzünce ince bir gülümsemeyle…

Hayatta her dezavantaj mutlaka avantajıyla geliyordu…

Hayatında kimsenin rol oynamaması, babasının olmaması onu yetim yapmamıştı aslında…

Hatta belki de bunların olmayışı hayattaki en önemli şeyin bunlar olmadığını anlamasına ve güçlenip toparlanmasına sebep olmuştu…

Hayatında en önemli ve değerli olanı anlayanlara ithafen…

&

" Milyarlarca insan içinde, 

'bir' kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun! "

 Yahya Hamurcu

Kim Kimdir?

İlişkide Ustalık

Başarı Psikolojisi 

Yorumlar

  1. O seni yetim bulup barındırmadı mı?Hangimiz yetim değiliz ki insan büyüdükçe bunu çok daha iyi anlıyor.Allahtan başka kimsesi olmadığını..

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten hayata dair bu kadar temel Bilgileri neden okulda vermezler de onca sene hayatta hiç kullanmayacağım bileğilerle en verimli çağlarımızı öldürürler?

    YanıtlaSil
  3. Soru sormak özellikle de doğru soruları sormak insanın hayatı anlamlandırmasına yardım ediyor. Teşekkürler sorularınız için...

    YanıtlaSil
  4. Çoğumuz yaşadık yada karşılaştık Asudenin yaşadıklarını. Ya kimsesiz ya o kadar kalabalık icinde yanliz hissettik. En güvendiklerim tarafından zarara uğradık. Ama ne olursa olsun en doğru en güzel olan hiç beklemedigimiz anda karşımıza çıktı. Mesele çok başkaydı.
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Hayatla, iliskilerimizle ilgili bilgileri alacağımız, o soruların cevaplarını bulacağımız bir bilgi kaynağının olması gerçekten çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. Kaleminize sağlık çok ümit var bir yazı olmuş çok iyi hissettirdi.

    YanıtlaSil
  6. Ne kadar yalnızım dediğimiz anda gelen işaretleri takip etsek aslında bir salise bile yalnız olmadığımızı anlarız …

    YanıtlaSil
  7. Rabbim yalnız olmadığımızın şuurunda olabilmeyi nasip etsin bize🤲

    YanıtlaSil
  8. Asudeyi yalnız bırakmadığı gibi, Allah kimseyi yalnız bırakmaz iyi ki Allah var

    YanıtlaSil
  9. Nede yanlış yerlerde tam olmaya çalıştık hep nede eksik olanla bir olmaya çalıştık kim bize şah damarımızdan daha yakın olabilir ki bize bu kadar yakın olan varken insan nasıl yalnız olabilir ki.

    YanıtlaSil
  10. Şükürler olsun ki, bu hayatta hiçbir varlık sahipsiz değil. İnsanın etrafının kalabalık olması ve fakat çevresindekilerle samimi paylaşımlarda bulunamaması yalnız olmanın avantajını akla getiriyor. Yalnızken insan kendini geliştirebilir, kitap okuyabilir ve yeni şeyler öğrenmek için kendine alan açabilir. Mesele aslında hayatımızı ne kadar kaliteli geçirdiğimiz...

    YanıtlaSil
  11. Gerçeklet her zaman etkilidir, siz duymaya hazırmısınız ? Çok güzel yazılmiş anlaşılabilir olanlardan olalım kimse sahipsiz değildir.

    YanıtlaSil
  12. Çünkü onu gören, onu duyan, kaygılarını sevinçlerini derinlemesine bilen ve doğru adımlar attığında karşısında en olmazı bile olduran, hesabı ise ince olan bir sahibi vardı…

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Kabağın sahibini hissedemiyorsak, gönlümüze kocaman bir yanlızlık oturuyor kalkmamacasına. çok güzel anlatılmış, meryemle yalnızlığında yolculuk yaptım...

    YanıtlaSil
  15. "İnsanın iç acılarının hesabı kolay görülmüyordu…" gerçekten.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar