Tütün Zifiri

Tütün zifiri nedir bilir misiniz? İnsanın eline yapıştığında çıkması bir hayli zor bir maddedir… Tıpkı hayatımızda fark edemediğimiz bizi zarara sürükleyen hatalarımız gibi… Başlaması kolay ve keyifli, kurtulması zor ve meşakkatli hatalarımız… 

Fatma elini arabanın penceresinden uzatmış havayı parmak aralarından geçiriyordu. Köy yolu en sevdiği yollardan biriydi. Heleki mevsim ilkbaharsa her gördüğü yeşil bitki ona mutluluk veriyordu. Bir anda gözü bir tarlaya ilişti. Tütün diken insanları gördüğünde güzel düşünceleri ansızın dağıldı. Eskilere gitti ve biraz tadı kaçtı. 

Tütün Tarlası...

Çocukluğunda her yaz tatilini tütün tarlasında geçirmişti. Tütünden ve tütün ile ilgili hiç bir işten hoşlanmazdı. Oyun oynamak istediği zamanlarda tarlada olmak canını sıkıyordu. Bir gün tütün toplarken babası elinde sigara onlara bakıyordu. Çocuk aklı bir türlü almıyordu. “Bu kadar pis bir şeyi babam nasıl ağzına koyabilir?” diye düşünürdü. Tütünün kendi zehrini bir yana bırakın, yetiştirmek için dahi 3-4 kere zirai zehir atılıyordu. Heleki tarladan çıktından sonra kıyafetten tutun ellerinize kadar her yer zifir içinde kalıyordu. Tüm bunlara rağmen abisine de “Bak oğlum bu kötü bir şey sen başlama!” diye de tembihlerdi. 

Fatma anıları bir kenara bırakıp irdelemeye başladı. Çocuk yetiştirmek böyle bir şey miydi? Dediğimi yap ama yaptığımı yapma deyince işler çözülüyor muydu ki… Sakınmak gereken bir şeyi evin örnek alınan insanı kullanıyordu. Fatma zararlı bir şeye yaklaşmanın eninde sonunda zarar vereceğini büyüdükçe anlamıştı. Nitekim abisi de yıllar içinde sigaraya başlamıştı. Abisi yanlış bir şeyin dibindeyken ve örnek aldığı insan da kullanırken ne kadar sakınabilirdi. Derin bir iç çekti…

Tütün de tıpkı hayatımızdaki olumsuz insanlar, ortamlar, durumlar gibi diye içinden geçirdi. Uzaktan bakıldığında yemyeşil, insanı kendine çeken hoş tarlalar. Yaklaşıp içine girdiğinizde yaprakların yeşili, yaprakların toplanışı ilk başta çok keyif veriyordu. Ta ki tarladan çıkma vakti geldiğinde ellerinize ve kıyafetinize baktığınızda yapış yapışlığı hissedene kadar. Artık kıyafetinizi tekrar giyebilmek için iyi bir temizlik yapmak yada çöpe atmak gerekirdi.

Bu yüzden babasının sigara kullanıyor oluşu zifirin onlara da bulaşması demekti. Hayatlarına bulaşan siyahlıktan  kurtulmak çok kolay olmayacaktı. Bu siyahlığın başka problemleri de doğuracak oluşu gerçeğini yaşam ona göstermişti.

Her güzel şeyin başı haz verir bize ama günün sonunda acısı kalır. Basit görünen küçük bir yanlış muhakkak büyür. Büyümekle kalmayıp yayılarak başkalarına da bulaşır. Tıpkı tütün tarlasından bir defa geçtiğimizde üzerimize yapışan yapışkanlık gibi… 1 defa geçmek sorun gibi görünmez, evet yıkayınca da geçer… Ama ısrarla tarladan geçersek, tütünle temasınız arttıkça yapışkanlık zifir olarak döner. Artık küçük başlayan o hatadan kurtulmak için büyük emekler ödeyerek kurtulmamız gerekir.

Köy evine vardıklarında bahçe kapısını  usulca açtı. Her geldiğinde babası kapıda bekler kapıyı kendisi açardı. Ama bu sefer Fatmayı bekleyen babası değildi. Onu bekleyen kapının girişindeki oksijen tüpleriydi. Babası 2 yıldır akciğer yetmezliği çekiyordu. Artık sigara yerine oksijen tüpü vardı parmaklarında…

Acı da olsa babasının durumundan deneyim transferi çıkarmıştı. İleride çocukları için koyduğu hedefleri önce kendisi hayata geçirecekti...

&

" Milyarlarca insan içinde, 

'bir' kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun! "

 Yahya Hamurcu

Kim Kimdir?

İlişkide Ustalık

Başarı Psikolojisi