Tıkla Gelsin!

Tikla Gelsin

Uzun zamandır ilk defa bir pazar erken uyanmıştı Ayşe. Odasının camını açtı hemen. Mis gibi bahar kokusu doldu içeriye. Camdan baharın sokakları nasıl canlandırdığını, renklendirdiğini düşündü. Her şeyin görüntüsüyle birlikte insana verdiği his de değişmişti. Güneşin, yeşillenen ağaçlardan yansıması, insanı bakarken mutlu etmeye yetiyordu. Bahar ile birlikte tüm doğa uyanıyordu sanki kış uykusundan.


O sırada gözüne motorlu bir kurye takıldı. “Pazar sabahı insan ne istemiş olabilir ki” dedi kendi kendine. Sonra odasına döndü ve etrafa bakınmaya başladı. Kaç pazardır ertelediği temizlik için harika bir gündü bugün. “Ama önce kahvaltı!” dedi gülümseyerek. Memleketinden gelen tereyağının mis gibi kokusunda bir omlet… Şimdiden kokusu burnuna gelmeye başlamıştı bile. 


Pazar kahvaltıları özeldi onun için. Kahvaltısını balkonda yapmaya karar vermişti. Hem kahvaltı yapacak hem de baharı izleyecekti. Baharın gelmesi sadece doğayı şenlendirmemişti. Cadde ve sokaklar da cıvıl cıvıl olmuştu. 

  • Dokuz on yaşlarında olduğunu tahmin ettiği simitçinin sesi…
  • Aile kahvaltısı için fırından sıcak ekmek alıp dönenler…
  • Günü açık havada geçirmek için arabasının bagajına mangalını yerleştirenler…
  • Ekmeği bakkaldan alıp dönerken, çığlıklarıyla mahalleyi şenlendiren çocuklar…
  • Artık birçoğumuzun olmazsa olmazı olan motorlu kuryeler…

Sabah sabah bu ikinci motorlu kuryeydi. Memnuniyetsizliğini gizlemeye çalıştığı zamanlardaki gibi, gözlerini kısarak çevirdi yüzünü. Telefonu eline aldı ve kurcalamaya başladı. Arkadaşı Nevin’in gönderdiği elektronik posta dikkatini çekti. Annesinin gönderdiği incir reçelini tereyağlı ekmeğine sürdü. Ağzına aldığı lokmayla memleket hasretini yüreğinde hissetti.


Derken açılan elektronik postada “Tıkla Gelsin!” isimli dosya meraklandırdı onu. Hemen üzerine tıkladı ve acaba ne ile karşılaşacağım diye düşünürken sabırsızlanıyordu. Sayfa sayfa indirim reklamları, bir alana bir bedava kampanyaları ve insanı heyecanlandırıp aklını başından alan daha nice indirim haberleri bekliyordu. Ama açılan dosyada gördüğü şey beklediği şey değildi. Tıkla gelsin başlıklı ve yaklaşık iki sayfalık bir yazıydı bu. Şaşkın şaşkın şöyle bir göz gezdirdi yazıya önce. 


Tıkla gelsin…


İste getirsin…


Online markette alışveriş bir başka keyifli…


Henüz okumaya başladığı yazının giriş cümleleriydi bunlar. Yazının geneline şöyle bir göz attı merakla. Anlatılmak istenilen konu Ayşe’yi etkilemişti. Okuduğu cümleler zihninde farklı kapılar açıyordu sanki.


Hesapsız harcamalardan, tüketimden bahsediyordu. İnsanının tüketimi arttıkça, nasıl marifetsizleştiği ve hayatındaki dengelerin nasıl bozulduğunu anlatıyordu  yazı aslında . Orada her ne kadar öyle yazmıyor olsa bile. Tekrar yazının başına dönerken, kaşları çatıldı Ayşe’nin. “Nasıl yani?” dedi koltuğuna yaslanırken. Daha önce hiç böyle düşünmediğini fark etti. Ne anlatılmak istendiğini anlamakta zorlandı önce. Belki de o güne kadar hiç böyle düşünmediği için zorlanmıştı. Ama düşündükçe neler neler geliyordu aklına.


Çayından bir yudum aldı ve çayının soğuduğunu fark etti. Kalkıp çayını tazeledi ve balkondan dışarı baktı. Mahallesine şöyle bir göz attı. Yoldan hızla geçen motorlu kurye takıldı yine gözüne. 


O sırada telefonuna gelen “tıkla gelsin…” reklamına baktı ve şaşkın şaşkın gülümsedi.

İnternet alışverişi neredeyse her evde zorunluluk halini aldı. Kendi yakınlarında da buna şahit oluyordu Ayşe. 


-Kızım ne uğraşıyorsun çarşı pazarla… Sanal market diye bir şey var. Tıkla gelsin

İnternette yok yok. Pazarlarda, marketlerde, alışveriş merkezlerinde bulamadığını buluyorsun diyorlardı.


-Ben böyle iyiyim diyordu Ayşe.  İnternet alışverişinin sonu yok, oturduğun yerden söylüyorsun geliyor. Zaten pek anlamıyorum, internetten nasıl alışveriş yapılır. Hem harcamalarımı kontrol edemeyip, ipin ucunu kaçırabilirim. Sonra da kapınızı çalarım, ona göre deyip geçiştiriyordu. 


Aklına kuzeni Asuman düştü bir an. Kocası sürekli şehir dışında olduğu için, evin ekonomisi Asuman’daydı. Ayşe ile Asuman beraber büyümüşlerdi. Aslında çok marifetli ve çok idareli bir kızdı. Kardeşlerinin hem ablası hem de annesi olmuştu. Annesinin hastalığı Asuman’ı erken büyümek zorunda bırakmıştı. Babalarının ekonomik durumundan dolayı, azla yetinmeyi bilirdi. Payına razı olabilen, yüzünden tebessüm eksik olmayan bir kızdı. Kocası yanında olmadığı için, internet alışverişi kolaylık olmuştu ona. 


“Çok büyük rahatlık vallahi abla. Çocuklarla rezil oluyordum, çarşılarda pazarlarda. Şimdi söyle gelsin, hem de istediğin saatte” diye anlatıyordu. Bu rahatlığın, sınırsızlığın onu nasıl marifetsizleştirdiğinin farkında bile değildi. 


Tıkla Gelsin Üretim

Asuman’ı, iyiden iyiye evden elini eteğini çekmiş gördü.  Bu duruma çok üzülmüştü Ayşe. Nasıl bu kadar alışveriş tutkunu olup çıkmıştı bu kız. 


Evi ihtiyacı olmayan eşyalarla doluydu. Hatta eşyalara yer kalmadığından dolayı, evdeki küçük banyoyu depo yapmıştı. Gerçekten bir depodan farkı yoktu. Ayakkabı kutuları ve daha paketinden çıkarılmamış giysiler…


Peki ya çocukların durumu dedi huzursuzca…


Okuldan gelir gelmez, “Anne, bugün hamburger günümüz, unutmadın değil mi?” dediler.


Gördüğü manzara karşısında üzülmüştü Ayşe.

  • Bugün marketlerde doğranmış soğan ve dilimlenmiş patates satılmasının nedeni bu olabilir miydi?
  • Peki suyun içine atınca üç dakikada hazırlanan makarnalar?
  • Kaynar suya atınca beş dakika da yemek olabilen bakliyatlar?

Geçenlerde markette üçgen kesilmiş yufkaları görünce gülmüştü Ayşe. Bir kadın yufkayı sekize bölemez mi acaba diye düşünmüştü. 


Şimdi anlıyordu her şeyin bu kadar hazır sunulmasının nedenini. İnsanların üretim marifetleri köreltilmişti neredeyse. Ne kadar kıymetliydi, üretebilmek, ortaya bir şeyler koyabilmek. En azından kendi kendine yetebilen olmak.  


Eskiler kadına “elinin hamuruyla” yakıştırmasını yapardı. Nerede kaldı o eli hamurlu kadınlar diye mırıldandı içinden. 


Üç çeşit malzemeyle kaç çeşit yemek yapılırdı. Bir de üstüne kaç kişilik misafir ağırlanırdı. Şimdiki gibi her şey hazır da değildi tabi. Hey gidi günler hey diye iç çekerken anneannesi geldi aklına. Küçücük bahçesinde akşama kadar hiç boş durmazdı. Neredeyse bütün sebzesini kendisi yetiştirirdi. “Ah anneanneciğim niye yoruyorsun kendini, marketlerde hepsi var” derdim kıyamadığım için. “Benim güzel kızım, kendi yetiştirdiğin gibi olur mu? Hem zaten kendimize yetecek kadar ekiyorum, bana da uğraş oluyor.” derdi.


Şimdi daha iyi anlamıştı, bir şeyler yapabilmenin ve bir şeylerin oluşumunda var olabilmenin nasıl keyif verdiğini. Açlığın, yokluğun, kısıtlı imkanların insanı nasıl marifetlendirdiğini. 


Gerçekten de öyle değil miydi? Şimdilerde kimsenin zamanı yok. İşlerimizle o kadar meşgulüz ki her şey hazır gelsin istiyoruz. Hazır geldikçe de en basit şey bile gözümüzde büyümeye başlıyor. Her şeyin hazırı var ama marifetimiz yok. Yemek yapmak bir yana masa hazırlamak bile zor geliyor. Market ayağımıza geliyor ama yine de memnun değiliz. 


İmkanlarıyla değil, marifetleriyle mutlu olabilen insanlara dönüşebilmek dileğiyle…


Milyarlarca insan içinde, 

'bir' kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!

                                                                       Yahya Hamurcu 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Kim Kimdir?

İlişkide Ustalık

Başarı Psikolojisi

Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Amaç 



Yorumlar


  1. İmkanlarıyla değil, marifetleriyle mutlu olabilen insanlara dönüşebilmek dileğiyle…Ellerinize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel anlatılmış... Üretimde olmanın insana vereceği hazzın farkında olup bunu yapabilsek ne güzel olurdu...
    Ellerinize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  3. Günümüzün ana problemini kaleme almışsınız. Ne kadar da güzel vurgulanmış. İnsanlar mutluluğu imkanlarda zannediyor. imkanlarımız arttıkçada, marifetlerimizi kaybediyoruz. İdrak edebilmek dileğiyle…

    YanıtlaSil
  4. Gülcan Karademir10 Aralık 2023 09:46

    Tokluk ve imkan insana iyi gelmiyor.Kaleminize sağlık 😊

    YanıtlaSil
  5. Hazıra alışmadan marifetlenebilmek dileğiyle, ellerinize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  6. En azından tükettiğimiz kadar üretebilmek ne güzel olur değil mi?

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel bir yazı,
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel bir izlenim tembel üretmeden tüketen bir toplum var artık emek vermeden sürekli gereksiz bir tüketim bu durumda gelecekte daha gereksiz bir tüketim hali olacak bu hareket dahada içine cekiyor hep deriz yaa ah eski günler diye işte emek olduğu için özleriz o günleri duygusuz emeksiz bir zaman gelecek

    YanıtlaSil
  9. "...Şimdilerde kimsenin zamanı yok... " Aslında zaman aynı fakat zamanı harcadığımız yerler çok farklı. internette gezinmek beğenmek o kadar zor ki sadece görsel görebiliyoruz; o da boyutsuz şekilde gördüğümüzden diğer hislerimiz olmadığı için aradığımız ürün için sayfalar dolusu yere bakmamız gerekiyor. İşin ekonomik yönünden kazıklanmayalım diye bir sayfa dolu yerlere de bakalım derken, genelde en ekonomik olanı seçip, nasılsa değiştiririm denilerek alınıyor. Yanlış mı geldi? problem değil nasılsa değiştiriyorlar.Bu sefer takibi için vakit harcıyoruz, halledemedik problem çıktı, hadi yapay zeka olmayan bir insana ulaşayım o bana izah etsin durumu deniyor. ve daha bir çok şey... bütün bunlar zaman kaybı değil mi? üstelik bütün bu harcanan zaman, aldığım şeyin ihtiyacımı ve zevkimi tatmin etmesiyle ilgili olup olmadığı meçhul.
    gıdadaki durum daha da vahim birbirinin aynı kopyalanan reçeteler, onların hammaddelerini satan belli başlı satıcıların sayısı belli. Dolayısıyla, her misafirlikte yediğiniz şeyler ya da sizin ikramladıklarınız, birbirine benzeyen yiyecekler haline geliyor. Bu biyoçeşitsizlikten, vücudumuz için gerekli besin öğelerini alamadığımız beslenme biçimine kadar gider. Burda bırakyım en iyisi.
    yorumun da kısa olanı makbuldür muhtemelen:)

    YanıtlaSil
  10. Ne kadar güzel anlatılmış tüketimin bizi tembelleştirdiği. Koca bir gün zaman yetmiyor diye şikayet ediyoruz ama baktığında çamaşırımızı, bulaşığımızı makine yıkıyor. Hatta artık bir tuşla evi makinaya süpürtüyoruz. Tüm yiyeceğimizi marketlerden giyeceklerimizi mağazalardan hazır alıyoruz. Tüm imkanlar elimizden alınsa bir anda öyle marifetsiz kalacağız. Düğme dikmeye dahi mecalimiz yok. Bu rahatlık gerçekten bizi marifetsizleştiriyor.

    YanıtlaSil
  11. Tıkla gelsine çok alıştık. Güzel bir farkındalık teşekkürler

    YanıtlaSil
  12. Hala dokunmadan bir şey almak istemiyorum. O yüzden yazıya bayıldım. Teknolojiyi yanlış yerlerde kullandığımız için doğru yerlerde kullanamıyoruzu ne güzel anlatmış, ellerinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  13. Akılda tutmaya değer bir bilgi “imkanlarımızı artttıkça marifetsizleşiyoruz” ALLAH razı olsun yazıp tekrardan aklımıza düşürenlerden🌸

    YanıtlaSil
  14. İnsan üretim heyecanını kaybedince tüketiminde mutlu olamıyor

    YanıtlaSil
  15. Şimdi daha iyi anlamıştı, bir şeyler yapabilmenin ve bir şeylerin oluşumunda var olabilmenin nasıl keyif verdiğini. Açlığın, yokluğun, kısıtlı imkanların insanı nasıl marifetlendirdiğini. Tam tersinin de nasıl insanların marifetlerini ellerinden aldığını. Marketteki üçgen yufka…
    İmkan arttıkça marifetlerimiz azaldı ve bu yavaş yavaş oldu biz hiç fark edemedik.

    YanıtlaSil
  16. Gerçekten tıkla gelsin kolaylığı insanları alışveriş konusunda çok aşırılaştırdı.
    Düşünmeden ve hesapsızca alıveriş yapıyoruz. Sonrası da hüsran.
    Çok güzel bir konu, fark edebilmek ve anlayabilmek dileğiyle…

    YanıtlaSil
  17. Elektronik alışverişler insanı tembelleştirdi marifetsizleştirdi. İş başa düşüncede yapamaz hale geliyoruz ortada kalıveriyoruz. Sürekli tüketime yöneliyoruz bunlar sayesinde. Üretimde emek verdiğimiz de onun lezzetide tadıda temasıda bambaşka. Marifetlenebilmemiz için üretimde olmalıyız. Emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  18. Gerçekten de kolaylık olduğunu zannederken ne kadar köreldik
    İnşallah anlayabiliriz
    Ne kadar değerli konuları kaleme alıyorsunuz
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  19. Tıkla gelsinler başlayalı evden elini çekmeyen kadın kaldı mı acaba
    Ne kadar yazık
    İnsan böyle yazılar okuyunca geçmişe ne kadar özlem duyuyor

    YanıtlaSil
  20. Üretim yapmak ortaya iyi bir şeyler koymak ne kadar değerli ve insana ne kadar iyi geliyor. Gençlik bunun hiç farkında değil
    Keşke anlayabilsek şu yazılanı
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  21. Aslında gerçekten kolaylık oldu online alışverişler, kapıda teslimler falan
    Ama insanlar çok abarttığı için bozulmalar çok fazla olmaya başladı
    Güzel bir konuya değinilmiş
    Ellerinize sağlık❤️

    YanıtlaSil
  22. Tüketimle değil Üretimle mutlu olabilen insanlardan olmak ne büyük ayrıcalık bu devirde.
    Anlatımınıza sağlık🌸

    YanıtlaSil
  23. RABİA NUR KAPLAN12 Aralık 2023 22:55

    Her şeyin hazırı var ama marifetin yok. Marifetlerimizin hayatımızı güzelleştirdiği ve marifetlerimizle varolabildiğimiz güzel günlerimiz olsun inşAllah. Tüketimin kölesi olmayıp üretebilen ve doğru bir şekilde tüketebilen insanlardan olabilmek duasıyla. Kaleminize sağlık. ✍️

    YanıtlaSil
  24. İmkanlarıyla değil, marifetleriyle mutlu olabilen insanlara dönüşebilmek dileğiyle 🤲
    Çok güzel bir hatırlatma teşekkürler 🌺

    YanıtlaSil
  25. Tüketimlerimizin ve üretimlerimizin dengede olması duasıyla.
    Kaleminize sağlık. 🤲🏻

    YanıtlaSil
  26. Ellerinize sağlık, teşekkürler

    YanıtlaSil
  27. Zaman en değerli hazine ama neye harcadığımız.okadar önemli ki...çok güzel bir konuya deginmissin...zamanla bütün değerlerimiz bir 1⃣ yok olup gidiyo...

    YanıtlaSil
  28. İnsanları el emeği, göz nuru ile üretmek yerine, internet vasıtasıyla boş vakit gećirerek, üretmek yerine, tembelliğe alıştırarak, hazırcı, tembel, tüketen toplum haline geldik, ne yazık ki. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  29. Her konuda olduğu gibi yine yararı abartıp zarara dönüştürdük bu yüzden tıkla gelsinlere karşı çıkılıyor. Başka açılardan baktığımızda acil durumlarda, vakit yokken bize kolaylık sağlıyor, ailemize ya da alışveriş yapmaya o an imkanı olmayan tanıdıklarımıza, büyüklerimize uzaktan çok kolay bir şekilde yardımcı olabiliyoruz.
    Özetle teknolojiye direkt karşı çıkmaktansa dengeli bir yol izlemeliyiz. Birebir almanın keyfi başka ama online almanın kolaylığı da başka 🤗
    Elinize sağlık okuması güzel, mesajı güzel bir yazı olmuş 🙏

    YanıtlaSil
  30. Denizlerden, akarsu ve rüzgarın gücünden faydalanmak ne kadar önemli ise tarım ürünlerini yetiştirmekte insanı toprakla bulusturacagini hissettir İstihsal kelimesinin ne kadar önemli olduğunu anlatan kaleminize sağlık👏👏

    YanıtlaSil
  31. Maalesef yetkiler genisletildikce işin kolayına kaçmak oluyor kısa vadede güzelmiş gibi gelen uzun vadede ciddi problem oluşturuyor elinize saglik🤲

    YanıtlaSil
  32. Günümüzün aslında hem kolaylığı hem de tuzağı
    İnsanoğlunun suyunu çıkarma özelliği olmasa kolaylıktı aslında
    Güzel bir konu
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  33. İhtiyaç duyulan bir yazı olmuş çok teşekkürler 💐

    YanıtlaSil
  34. Şimdiki kadınlar o kadar rahatlık tuzağına düşüyor ki
    Kendilerine yazık
    Keşke anlayabilseler
    Güzel konu seçmiş siniz
    Ellerinize sağlık😍

    YanıtlaSil
  35. abdullah karakaya15 Aralık 2023 22:50

    Eskilerin özlemi herkesin içinde ama çaresiz zaman bizi itiyor. Kolaylığa ve mutsuzluğa. Emeğinize saglık.

    YanıtlaSil
  36. Çok güzel bi konuya değinilmiş bencede abartıldığını düşünüyorum emeğinize sağlık .

    YanıtlaSil
  37. Sanal dünyaya kaptırdık gidiyoruz.... Bu sadece el becerilerimizi değil, insan olarak zorluklarla mücadele etme duygularımızı da bizden alacak gelecekte. Çünkü, bir sonraki adım "Tıkla Boşver"..

    YanıtlaSil
  38. Şüheda gecü16 Aralık 2023 23:40

    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  39. Üretmenin, başarmanın tadı ile hazıra konmanın hazzı elbetteki farklı olacaktır. Hazır yufkadan yapılan börek ile, o böreği açarken alnımıza bulaşan unun kokusunun beraberinde getirdiği tad aynı mı olacak sanıyor insan ? Çalışmalı üretmeli… böylece emek vermeli. Emek ile yapılan her şey daha kıymetli daha güzel. Böylece nasılsa emek vermiyorum diyip gereğinden fazla da tüketmeyecek. Ne kadar üretim o kadar tüketim ☺️💐

    YanıtlaSil
  40. Bence rahatlık ama çok abarttığımız için tıkla gelsinler tepki alıyor.
    Konu güzel, toplumun ihtiyacı olan konuları seçtiğiniz için teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar