Tükendim mi, Tükettim mi?
O sabah kendisini itekleyerek kalktı yatağından. Günlerdir hatta haftalardır aynısını yapıyordu aslında. Kendisini yataktan kaldıracak bir sebebi yoktu sanki. Oysa henüz 25 yaşındaydı yani hayatının en coşkulu olacağı dönemindeydi. Peki, onun böylesine bıkkın, yenik, mutsuz hissetmesinin, hiçbir şeye karşı istek duymamasının sebebi ne olabilirdi? Elindeki teşhis kâğıdına bakıp, kavramlar arasında gidip geliyordu. Tükenmişlik Sendromu… "Olamaz… İyi de ne olduğunu bilmediği bir şeye nasıl girmişti? Dahası girişini bilmediği bir yerden, nasıl çıkacaktı ki? Bu kelimeler bir şey çağrıştırmalı diye düşündü. Belli ki tükendim ki bu durumuma böyle bir isim koydular. O halde tükenmek için neler yaptığımı bulmalıyım. İnternet bu konuda faydalı olabilir" diye düşünerek hızla başına oturdu. "Vay be, bir teşhis beni harekete geçirdi. Ne zamandır bir şey araştırmadım. İşte bütün bunlar tükenmişliğimden! Peki, insan kendini nasıl tüketir? Yani bilgisayarın başına bile ne zamandır bir şey araştırmak için oturmadım hakikaten. Hayat yoruyor tabi insanı. Beni de yormuş olmalı. Neler yaptım mesela son zamanlarda?"
Ardı arkasına aklına düşen sorulara cevap ararken, ekrana cevaplar dökülmeye başladı.
İlk karşılaştığı yazıda kendisini fazla zorlamış olabileceğinden ve bunun onu bu duruma sokmuş olduğundan bahsediyordu. Şöyle bir düşündü... Epey bir zamandır evden dahi çıkmıyordu neredeyse. Nasıl yorulmuş olabilirdi ki?
Başka bir sayfaya geçti. Fiziksel ve zihinsel yorgunluk olarak ifade ediyordu bu durumu. Bu da onu rahatlatan bir yaklaşımdı ama düşünmeden edemiyordu. Ben nerede zihinsel ve fiziksel olarak yoruldum?
Peki, söylendiği gibiyse sonuçlar nerede? Kendinde aynı tarif edilen gibi bir yorgunluk hissediyordu. Asıl merak ettiği bu değil, bunun nedeniydi? Hani bir şeylerle canla başla mücadele edersin de bitkin düşersin; yorulursun ve dinlenmeye ihtiyaç duyarsın. O dinlenmekte sana, sıcak havada kana kana su içmek gibi gelir. Şu an onun dinlenme diyebileceği hiçbir an böyle bir etki oluşturmuyordu.
Farklı bir yazıya takıldı gözü, bloglar ve makaleler arasında gezerken. Tükenmişlikten bahsediyordu ama başka bir yaklaşımdı bu. Merakla okumaya başladı.
İnsanlar hayat boyu mutluluğun ve başarının peşinde koşarlar. Bunun için herkes farklı bir yöntem izler. Bunlardan en sık rastlananı ise, tüketimdir. Tüketim deyince aklınıza ne geliyor peki? Ya da neler hiç gelmiyor? Uyku, yemek, alışveriş, gezmek, ilişki... Ama bunların hepsi zaten yaşamamız için yapmamız gerekenler diyorsunuz değil mi? Evet öyle... İnsan yaşarken tüketmesi gereken bir canlı, soru şu ki: Ne kadar tüketmeli ve ne için tüketmeli?
Gün içindeki yoğun mesaim sebebi ile kendimi dinlendirmem gerekiyor ve gece uyuyorum. Mesaideyim, işlere dalmışım ve artık yemek molası versem iyi olacak diye geçiyor aklımdan. Spora gitmek üzere hazırlanırken, yürüyüş ayakkabımın yırtıldığını fark ettim. Kendime yeni bir yürüyüş ayakkabısı almalıyım. Çocukluk arkadaşımın iş yerinde yaşadığı bir sıkıntıyı bana danışması gerekiyormuş. Deneyimlerimden ona aktarıp, problemini çözmesinde ona yardımcı olmalıyım. Yoğun bir haftanın ardından ailemle bir pazar gezmesi hepimize iyi gelebilir. Bir sinemaya gitsek ya da bisiklet kiralasak nasıl olur?
Bunların hepsi insanın ihtiyacı ve kesinlikle yerinde olur. Peki, bunlarla bizim tüketimlerimizin ayrıldığı nokta ne? İnsan tüketimlerini üretimleri ile ilişkilendirdiğinde bir kıvamı olur. Ne almalıyım, ne kadar uyumalıyım, ne kadar gezmeliyim, ne kadar yemeliyim... Hepsinin miktarını, zamanını ve ortamını belirleyen bir disipline sahibiz aslında. O disiplinin adı: Üretim. Üretimim için ihtiyacım olan giysi, yemek, uyku, dinlenme...
Burası netleştiyse, şimdi şuna bakalım. Benim tüketimlerim üretimlerimle ne kadar ilişikli? Günde 14 saat uyumam, ya da her rengini satın aldığım pantolon, bir türlü dinlendirmeyen geleneksel tatil organizasyonlarım...
Peki, şu an bu kadar hareketli bir hayatın ortasında seni bu yazının başına kitleyen şey ne biliyor musun? Çünkü artık bunların hiçbiri seni eğlendirmiyor! Yani tükendiler. Elindeki kâğıtta yazan teşhis şimdi daha anlamlı olmaya başladı değil mi? Sence bu durum tükenmişlik sendromu mu yoksa tüketmişlik sendromu mu?
İnsan tüketir ve o tüketimler bir üretimle ilişikli olmadığında ipin ucu kaçar. Önce çok renkli gibi görünen öykü sonra bir zehirlenme hali gibi güçsüz bırakır insanı.
Yazı devam ederken, biri tüm sırları açıklamışçasına kalktı yerinden. Kendimi biraz sevmeli ve dinlendirmeliyim boyutunda başlayan araştırması onu hiç beklemediği cevaplarla karşılamıştı.
Şimdi sendroma nasıl girdiğini bilen bir insan olarak, nasıl çıkacağını düşünmeye başlamıştı. Yazı bu soruya çok basit bir cevap vermişti.
‘‘Hangi yoldan geldin ise, aynı yoldan geri dön.’’
‘‘Bu hale gelmek için ne yaptın ve ne yapmadın? Ne kadar üretmedin ve buna rağmen ne kadar tükettin? Şimdi ayağa kalk ve bir işe koyul... O bittiğinde de yeni bir işe koyul…’’
Biraz Enerji…
Eskiden olsa hemen harekete geçer, içinde bulunduğu durumdan çıkmak için gayret ederdi. Biraz tatlı yemeye karar verdi. Biraz enerji kazanıp sendromuyla savaşacak gücü elde edecekti. Dolapta akşamdan kalan yaş pastanın son iki dilimini pek afiyetle olmasa da yedi. Sonra yine kendisini iterek bilgisayarın başına geçti. Önce düşmanını tanımalıydı. Arama motoruna düşmanının ismini yazdı: Tükenmişlik Sendromu...
Hemen sayfalar açıldı tabi.
"Demek ki çok insan aynı durumu yaşıyor. Yalnız değilim..." diye geçirdi aklından.
Hep yorumlar, açıklamalar birbirine benzer. Demek ki insanlar tüketirken de tükenmişken de birbirine benzer!
Güzelliğimiz yetmiyor... Daha da güzel olalım! Botoks, estetik ama gün gelecek onlar da tatmin etmeyecek. Bizi tatmin etmeyeceği gibi belki hücrelerimizin de gücü yetmeyecek bu kadar müdahaleye…
Arkadaşlarla sohbet, muhabbetten aldığımız eğlence yetmiyor. Daha çok arkadaş, daha çok eğlenelim, tatile gidelim, daha lüks tatile gidelim…
Kıyafetlerimiz zaten yetmiyor tarzımızı yansıtmamıza. Daha tarz olalım, daha şık olalım, daha çok alalım…
"İşte biz o gün tükeneceğiz" diye nükteli bir şarkı vardır ya işte biz o gün oldu ve tükendik ne yazık ki!
Yorumlardan birinde kıyaslarımızın gerçeklikten uzak olmasından bahsediliyordu. "Güzellik kıyasımız, eğlence, şık olma kıyasımız ve daha niceleri çok değişti hatta bozuldu" diye yazılmıştı. Ne kadar yerinde ve doğru bir yorum olduğunu düşündü.
Gerçek güzellik, gerçek eğlence, gerçek mutluluk nasıldı?
İnsanın davranışlarının değişmesi için önce düşüncelerini yani kıyas sistemini düzeltmesi gerektiğini daha önceden yine bir araştırma yazısında okumuştu.
O zaman ilk adım bu! Kavramlar üzerine düşünmek; kıyaslarımı toparlamak adına sosyal medyaya, ünlülere, hatta günümüz insanlarına bakmak değil de tüm zamanlarda yaşamış insanlara, yaşamlara, kitaplara bir göz atmak, araştırmak, onları algılamak iyi bir yöntem olabilir miydi?...
&
" Milyarlarca insan içinde,
'bir' kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun! "
Bir şey yapmak için kendimde o enerjiyi bulamamamın sebebi benmişim meğer! Biraz canımı yaktı ama en azından çözümü de benim elimdeymiş, bu da tesellisi :))
YanıtlaSilÇağımızın hastalığu: maalesef çoğumuz tüketmekten tükeniyoruz...
YanıtlaSilTükenmek istemeyenler üretime geçin😉
Zihin kıyasla çalışır. Kıyaslama insanın daha ileriye ve üretime yönelik hamleler yapmasını sağlıyorsa faydalı olabilir. Mesela, bir pastane rakibi olan firmanın ürettiği ürünleri görüp nasıl müşterinin ihtiyacını giderebilirim, piyasada müşterilerin gerçek ihtiyacı nedir gibi araştırmalar yaparsa faydaya yönelik ilerleyebilir.
YanıtlaSilİşin özü tükete tükete tükendik...
YanıtlaSilŞu dönemde insanlara bakarsak çok yanılırız. Yazıda da dediği gibi; kıyaslarımızın gerçeklikten uzak olması problem...
YanıtlaSilSu gibi akan bir yazı olmuş.Mezuniyet sonrası yaşadığım bir dönemdi benimde.Çok şükür işe başladığımdan beri bu duyguyu yaşamadım böyle derinlemesine
YanıtlaSilÇok faydalı bir yazı olmuş. İnsan nerede ve nasıl tükeniyor, tükettikçe tükendiğinin farkında olmadan dozu artırarak o kuyudan çıkmaya çalışarak çırpındıkça batıyor.
YanıtlaSil"İnsan tüketimlerini üretimleri ile ilişkilendirdiğinde bir kıvamı olur." Ne güzel bir ölçü. Teşekkürler 💐
YanıtlaSilİnsan ne yapar ise kendine… 🌸 emeğinize sağlık
YanıtlaSilHiç tüketmemek değil üretimde nasıl tüketeceğini bilmek🙏🏻Çok güzel bir dikkat çekme ve ,çözüm yöntemi✌️
YanıtlaSilher sorunun içinde cevabının olması ne büyük konfor, kaleminize sağlık
YanıtlaSil17 yaşında kuzenim var annesi doktor doktor geziyor bu kızın niye enerjisi yok diye.Yazıyı onunla paylaşacağım.Belki şifası burdadır ki bence büyük ihtimal burda..
YanıtlaSilTüketmekten tükendiğimiz bir dönemdeyiz. Çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilİnsanın üretimi mutlaka tüketiminden fazla olmalı…
YanıtlaSilÜretirken tüketmiş gibi keyif almayı öğrendiğinde insan, sorunu güzel ve farklı çözmüş olur.
YanıtlaSilİnsan tükettikçe mutlu olacağını zannediyor. Ne büyük bir yanılgıymış…
YanıtlaSilEn kıymetli olan zamanı nerede tüketiyoruz. Ne üretiyoruz.
YanıtlaSilÇağımızın sorunlarından biri tüketmek. Çözümü ise üretmekte.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
Tüketim ve üretim arasındaki denge, beni bekleyen geleceğim için hayati öneme sahip. Bu yazı sayesinde anladım ki bu dengeyi sağlamak içinse önce durumu anlamak gerekiyormuş. Elinize emeğinize sağlık. Üretim süreçlerinin, ihtiyaçlar doğrultusunda planlanmalı ve tüketim alışkanlıklarımızın bilinçli bir şekilde getirerek bu dengeyi kurmanın bir yolunu bulmalı.
YanıtlaSilTüketim ve üretim arasındaki denge, beni bekleyen geleceğim için hayati öneme sahip. Bu yazı sayesinde anladım ki bu dengeyi sağlamak içinse önce durumu anlamak gerekiyormuş. Elinize emeğinize sağlık. Üretim süreçlerinin, ihtiyaçlar doğrultusunda planlanmalı ve tüketim alışkanlıklarımızın bilinçli bir şekilde getirerek bu dengeyi kurmanın bir yolunu bulmalı.
YanıtlaSilTüketerek mutlu olmaya çalışıyoruz, çözümü zıttında aramak yani üreterek mutlu olmak olabilir mi?
YanıtlaSilNasılda gerçekleri bir bir sundu önümüze. Her şeyi tüketip tükendik. Artık ayağa kalkıp üretme vakti.
YanıtlaSilÜretim ve tüketim dengesini kurmanın hayatımızda gerçekleştireceği değişimi bilmek ne büyük imkan🤲🌸
YanıtlaSilGerçeklikten uzaklaştıkça nasılsa da bozuluyor insan… kaleminize sağlık🌸
YanıtlaSilTüketmek için üretmeye başladık baya baya. Bu arada kendimizi de tükettik. Oysa insanın dününe göre iyi olmasını sağlayan şey "üretmek için tüketmekti..." deneyimsel öğreti eğitimleriyle bunu fark ettim ve hayatımda o kadarım şey değişti ki...
YanıtlaSilEpistemoloji yapamayınca strateji üretemiyor insan. "Tükenmişlik sendromu" tamam peki şimdi buradan nasıl çıkacağım?"... Gerçeği bilmek hakikaten kıymetli ve konforlu bir şey. İnsanın gerçek ihtiyacını, gerçek çozumunu bilmesi ne büyük ikram...
YanıtlaSil